16 Ağustos 2016 Salı
Arazilere yatırım yapanlar dikkat!
Tarım
arazilerinin üretim işlevi ve çevresel etkileri göz ardı ediliyor
Son yıllarda ülkemizdeki tarım alanları genelinde ve ekim
yapılan tarım alanlarının toplamında ciddi bir azalma gözleniyor. TÜİK
verilerine göre 2001 yılında 40.967.000 ha olan toplam tarım alanı, 2015
yılında yaklaşık %6’lık bir azalma ile 38.566.000 ha’ya gerilemiş. Diğer yandan
ekilen tarım alanlarında yine 2001 ile 2015 yılları arasındaki 14 yıllık
dönemde 2.179.000 ha alan ile yaklaşık %14’lük bir azalma görülüyor. Başka bir
değişle ülkemizde, 14 yılda İzmir’in yüzölçümünün iki katından fazla tarım alanında
üretim durmuş.
Tarım alanlarının atıl hale gelmesinin birçok nedeni var
elbette. Bazı yanlış politikalar, mülkiyet sorunları, kırsal demografinin
değişimi, özellikle genç çiftçilerin azalması, arazilere erişim sorunları,
parsellerin dağınık parçalardan oluşması ve küçülmesi başlıca nedenler olarak
sıralanabilir.
Tarlaların
boş kalmasının bir sebebi de; “değer artış kazancı”
Tarım arazilerinde üretim yapılmamasının bir nedeni daha
var: “Değer artış kazancının, tarımsal üretimden sağlanacak kazançtan fazla
olması”. Özellikle tarım alanlarının sınırlı olduğu ve gelişme gösteren
bölgelerdeki arazilerin değerlerinde hızlı bir artış gözleniyor. Doğal olarak
yatırımcılar da bu bölgeleri tercih ediyorlar. Çiftçilerin türlü nedenlerle
satmak zorunda kaldıkları, yatırımcılar tarafından değer artışı yolu ile kazanç
sağlamak için alınan ve üretimden alıkonulan bu araziler, yıllarca atıl
vaziyette duruyor. Yatırımcıların çok büyük bir kısmı, satın aldıkları
arazilerin asıl işlevi olan tarımsal üretimi dikkate almıyorlar. Arazilerin
değer artışı kazancı çok daha cazip olduğundan tarımsal faaliyette bulunmayı
düşünmüyorlar. Fakat bu araziler, özellikle bulundukları bölgelerdeki sürdürülebilir
kırsal yaşam için hayati önem taşıyor.
Asıl üzücü olan, değeri artan bu arazileri ilk sahiplerinin
de bir yatırım aracı olarak görmeye başlaması. Böylece, artan değerine oranla
çok düşük kalan tarımsal geliri için ekim yapmaktansa, ihtiyaçlarını araziyi
satarak karşılamayı tercih ediyorlar.
Tarım
arazisine sahip olmak sorumluluktur.
Bilindiği gibi, bir üretim aracının işleyişini durdurmak
önemli bir sorundur. Bu sorun sadece muhatabını değil, yakın çevreyi, ülkeyi ve
hatta tüm dünyayı olumsuz yönde etkileyebilir. Değer artışı beklentisi ile
satın alınan araziler, belki de sahiplerine ciddi rantlar sağlayabilir. Ancak
şu bir gerçek; üretimden alıkonulan her tarım arazisi aslında sahibi de dâhil
olmak üzere herkesi dolaylı olarak olumsuz yönde etkiler. Üretimden alıkonulan tarım arazileri, ülke
çıkarlarına zarar verir. İstihdamı düşürür, köyden kente göçü tetikler.
Bölgesel kalkınmayı yavaşlatır. Dolaylı olarak geleneklerin, göreneklerin ve
kültürün yok olmasına neden olur. Tarım arazilerini yatırım amacı ile edinen
kişilerin ya da ekimi bırakan çiftçilerin aynı zamanda büyük bir sorumluluğu da
üstlendiklerini bilmeleri gerekir.
Bir tarım arazisini satan çiftçi türlü sebeplerle zaten
üretimi bırakmış da olabilir. Ancak bu durum, arazi el değiştirdiğinde de
üretim yapılmamasına bahane olamaz.
Değer artışı yüksek olan bölgelerdeki arazilerin maliyeti
ile, tarımsal ürünlerden elde edilecek gelirin amortisman hesaplarına girmek
elbette tatmin edici sonuçlar vermeyecektir. Burada önemli olan, üretim yapılan
arazinin çevresel olumlu etkileri ile kırsal yaşamın sürdürülmesidir.
Arazi
sahiplerine bir çağrımız var: “Tarlanızı kiraya verin”
Değer artışı beklentisi ile hareket eden, tarımsal üretim
yapılmayan arazilerin sahiplerine bir çağrımız var. Tarım arazilerinizi yatırım
sürecinizde üretimden alıkoymayın. Arazinizi kendiniz işlemiyorsanız başkalarının,
özellikle de yerli halkın işlemesine izin verin. Hatta teşvik edin. Araziden
sağlanacak ve sizin için önemli olmayan tarımsal gelirin, bir başkası için
hayati önemi olabilir.
Kırsal bölgelerdeki sürdürülebilir yaşamın birinci faktörü
topraktır. Bu bilinç ve kaygıyla, arazinin küçük olması, bölgesinde su
olmaması, elde edilecek gelirin düşük bulunması gibi nedenlerle araziler boş
bırakılmamalıdır. Gerekirse diğer arazi sahipleri ile müşterek hareket
edilmeli, ekonomik değeri yüksek alternatif tarım ürünleri araştırılmalı,
tarıma uygun koşulları iyileştirmek için çareler aranmalıdır. Ayrıca çoğu zaman
arazilerin değer kazanmasının başlıca sebebi çevresindeki kırsal yaşamın
sürüyor olmasıdır. Sahip olduğunuz tarım arazisinin ekilip işlenerek bölgede istihdam
yaratması, bölgedeki ekonomik ve sosyal hareketliliği sağlayacak ve arazinizin
değerini de dolaylı olarak artıracaktır.
Ürün
yetiştirmeyecekseniz etrafını çevirmeyin.
Sahip olunan arazilerin etrafı, tarımsal faaliyette
bulunulmayacaksa
, ya da ekilecek ürünün korunması gerekmiyorsa çevrilmemelidir.
Arazinin etrafının çevrilmesi, gereksiz
maliyetin dışında, kullanılan bazı malzemeler nedeni doğaya zarar da
vermektedir. Ayrıca tarımsal üretim yapan diğer arazi sahiplerinin arazilerine
ulaşmalarını engellenmekte ya da zorlaştırmaktadır. Bu durum bölgedeki tarımsal
aktivitenin maliyetlerini de artırmaktadır. Diğer yandan çitler, yaban
hayvanlarının da serbest dolaşımını zorlaştırmakta veya engellemektedir. Böylece onların beslenmesine ve üremesine de
engel olunmaktadır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)