Toplumsal yapımızdaki bireyselleşmeye yönelik değişim ve
ekonomik sebepler, küçük konutlara olan talebi artırmaya devam ediyor.
Son yıllarda solo yaşam olarak da adlandırılan bu yeni yaşam biçimi, küçük evlerde barınan, yalnız ya da az nüfuslu aile yaşamını ifade ediyor. Bu yaşam biçiminde bazen ofis ve ev ihtiyaçları da aynı çatı altında karşılanıyor. Buna bağlı olarak iş ve ev arasında ulaşım için kaybedilen süre kazanca dönüşürken, yol maliyeti, kira, aidat, elektrik, su ve doğal gaz faturaları da hafifliyor.
Son yıllarda solo yaşam olarak da adlandırılan bu yeni yaşam biçimi, küçük evlerde barınan, yalnız ya da az nüfuslu aile yaşamını ifade ediyor. Bu yaşam biçiminde bazen ofis ve ev ihtiyaçları da aynı çatı altında karşılanıyor. Buna bağlı olarak iş ve ev arasında ulaşım için kaybedilen süre kazanca dönüşürken, yol maliyeti, kira, aidat, elektrik, su ve doğal gaz faturaları da hafifliyor.
Yaşam koşullarının ağırlaşması ile sınırlı zamanda çok iş
yapmak zorunda kalan kent insanı, pratiklik sağlayan küçük evlerde daha mutlu
oluyor.
Büyük evlerin fiyatları ile aynı olsa bile tüketiciler *residence
ve *concierg hizmeti ile lüks yaşam olanağı sağlayan projelerdeki küçük
daireleri tercih edebiliyorlar.
Kent ortamında yoğun çalışan, yalnız yaşayan, çocuksuz ya da
tek çocuklu ailelerin yükünü hafifleten bu tarz yapılara olan talep artıkça,
üreticiler de projelerini talebe göre şekillendiriyor. Son yıllarda hayata
geçirilen projelerin çoğunda 1+1 ve stüdyo tipi daireler üretiliyor.
Büyük kentlerde geçici görevle çalışacak olan kesimin de,
hem kira ödememek hem de görev süresi sonunda satışlarından kar etmek için bu
tarz daireleri satın aldığı gözleniyor. Aynı zamanda öğrenciler için de
vazgeçilmez olan küçük daireler, kira getirisi amacı ile yatırım yapanların
ilgisini çekiyor. Yüksek kira getirisi sağlayan bu tip dairelerde yatırımın
geri dönüş süresi de daha kısa oluyor. Talebin yoğun olması ikinci el piyasada
da kolay alınıp satılmasını sağlıyor.
Özellikler büyük kentlerde yaygınlaşan 1+1 ve stüdyo tipi
daireler birçok farklı kullanıcı profiline hitap ediyor. İş dünyasının yoğun
olduğu semtlerde, havaalanı civarlarında, ofis olarak da kullanılan bu daireler
çok rağbet görüyor. Ayrıca firmalar bu tip daireleri misafirhane olarak da
kullanabiliyor. Üniversite bölgelerinde öğrenciler, hastane çevrelerinde kronik
hastalar ve yakınları, 1+1 ve stüdyo tipi daireleri tercih ediyor.
Büyüklük
tercihi konusunda yapılan 3 yanlış
imarın elverdiği yoğunluğun tamamını
kullanmak:
Gerek ticari, gerekse kişisel amaç ile üretilecek yeni
konutlarda, çoğu zaman kullanım alanının, bina değeri ile doğru orantılı olduğu
düşünülüyor. Bu nedenle imar planında arsa için belirlenmiş yapı yoğunluğunun
tamamı kullanılıyor, hatta mümkün olduğu kadar sınırlarını zorlayan imalat
yöntemlere başvurulabiliyor. Oysa bölgeye ve kullanıcı ihtiyaçlarına göre
hareket etmek gerekiyor. Örneğin 140 m²’lik bir alan yeterli iken, imar durumu izin
veriyor diye 180m²’lik bir villa inşa etmek anlamsız oluyor. Bu durumda hem
maliyet gereksiz yere artıyor hem de satış fiyatı aynı oranda yükselmiyor.
Ayrıca “satılabilirlik” faktörü de olumsuz yönde etkileniyor. Çünkü ortalama
konut büyüklüklerinin üzerine çıkan imalatlarda alıcı profili daraldığı için
satış zorlaşıyor.
İhtiyacı çocuklara göre belirlemek
Bir konut satın alırken, kullanım alanını erişkin çocuklara
göre belirlemek yerinde bir karar olmayabiliyor. Özellikle birden fazla çocuk sahibi olan
ailelerde çocukların geleceğini öngörmek gerekiyor. Çocukların okul, evlilik ya
da iş durumuna göre evden kısa bir süre sonra ayrılma ihtimallerinin değerlendirilmesi
gerekiyor. Böyle bir olasılık varsa, geniş olan bir odayı bölerek kullanmak
gibi geçici çözümler tercih edilebiliyor.
Giderleri hesaba katmamak
Evin büyüklüğü, masrafları ile doğru orantılı oluyor.
Evin kullanım alanı büyüdükçe masrafları da artıyor. Büyük bir ev satın alınacağı
zaman masraflarının da çok olacağını hesaba katmak gerekiyor. Aydınlatma,
iklimlendirme, su, temizlik giderleri gibi masraflar sanıldığından çok daha
fazla olabiliyor.
Residence nedir?
İngilizce kökenli olan
“residence” kelimesi, “konut” anlamına gelse de, ülkemizde konaklama
tesislerinin verdiği hizmetlerden de faydalanan konut binaları olarak
kullanılmaktadır. Standart bir residence dairede; tam donanımlı mutfak, ütü
odası, kablolu televizyon, uydu tv, internet bağlantısı, kasa, direkt telefon,
split klima, kasa ve çamaşır makinesi bulunur. Ayrıca Resindence binalarda,
resepsiyon hizmeti, günlük temizlik servisi, kuru temizleme, çamaşırhane,
otopark, alışveriş servisi ile spor salonu, sinema ve toplantı salonu gibi
sosyal tesisler de yer alır.
Concierge hizmeti nedir?
(Okunuşu: konsiyerj)
Fransızca kökenli bir kelime olan concierge, büyük otellerde müşterilerin otel
dışındaki iş ayarlamalarını yapan birimin adıdır.
Ön Büro (Front Office)
departmanına bağlı olarak çalışır. Bell servis, vale servisi, dormenler,
şoförler genelde bu birimin kontrolü altındadır. Dünyada Les Clefs d’Or adı
altında bir dernekleri vardır. İyi bir Concierge'in bulunduğu bir otelin
müşterisine organize edemeyeceği hiçbir hizmet yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder